En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; oldum olası çalışmayan kadın tiplemesine ve adlandırmasına gıcık olmuşumdur. Ev hanımlarını, “evde oturan, pek bir işe yaramayan, çalışmayan kadın” şeklinde biraz aşağılayan ve rencide eden yakıştırmalar, aslında pek de bize ait olmayan bir düşünce yapısının ürünleridir.
Öyle ki bu düşünceye göre bir kadının çalışmasının tarifi, mesai kavramı içerisinde, beden ve zihin gücünü ticari bir kaygıyla, bir şirketin veya bir şahsın emrine amade kılmasıdır.
Gününün ve gücünün önemli bir kısmını patronuna bağışlayan bir kadın portresinden sağlıklı bir neslin yetişmesini beklemek pek mümkün değildir.
“Çalışmayan kadın” olan ev hanımlarının evde yan gelip yattıkları pek olası bir durum değildir. Hele de çocuklu ev hanımları için, çocuklarıyla ilgilenmek, eve çeki düzen vermek, komşularıyla sürekli ve iyi bir şekilde irtibat halinde olmak, çocuğunun ve kocasının bütün insani ve ruhi ihtiyaçları ile hemhal olmak, kısaca çalışmak doğal bir hal almıştır. Bütün bunların üstüne bir de, “çalışmayan kadın” gibi hoyrat ve acımasız bir yakıştırmayı da kabul etmek zorunda bırakılmaları işin ilginç ve komik tarafı. “Çalışan kadın” ın ise sabah evden çıkması (çocukların sağda solda, kreşte perişan olması) ve akşam barut gibi eve gelmesi onun çalıştığını kanıtlamaya maalesef yetiyor ve artıyor.
“Açılım” kelimesinin bu kadar popüler olduğu bir dönemde, evlerinde var güçleriyle çalıştıkları halde “çalışmayan kadın” gibi hakaretlere maruz bırakılan hanımlar için de bir açılım getirilmesini şiddetle öneriyorum.
Sıddık Kaman (27 Yaşında, Bankacı)
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder