24 Ocak 2013

Edep İsteyen Edepli Bulsun



Peki ne yapmak lazım? Öncelikle herkesi tek tipleştiren, sıradanlaştıran, bayağılaştıran bu sürece karşı çıkmanın tek yolu bu hayat tarzına teslim olmamaktan geçiyor. Bizim hayatımız edebi baş tacı yapan bir hayat olmalıdır. Bizler sıradan ve bayağı olamayız, çünkü hayatımıza yüklediğimiz anlam buna sığmayacak kadar aşkın ve yüksek bir hakikatten besleniyor. Biz gönderiliş amacını “güzel ahlakı tamamlamak” olarak tarif eden bir Peygamber’e ümmet olmakla şereflenmişiz. Kendisine benzemenin hayat gayemiz olduğunu bildiğimiz, Kur’an’da yüksek bir ahlak üzere gönderildiği ifade edilen bu güzeller güzeli kendi edebinin bizzat Cenab-ı Hak tarafından talim edildiğini ifade ediyor. Bu yüzden edep dinimizin en önemli umdelerinden birisidir. İmanın kemale ermesi edep iledir. 
Hz. Mevlana öyle söylemiyor mu: “İman nedir, diye aklıma sordum. Aklım da kalbimin kulağına eğilip; İmân edepten ibârettir, diye fısıldadı.”
Edep insan olmak, hayvanlıktan sıyrılmak ve en yüce insanlık ufkuna erişmeye çalışmaksa edebi öğrenmek, edeplenmek ve edepli olmak en başta gelen dini vazifelerimizden birisi oluyor.
Peki, edebi kimden öğreneceğiz? 
Tabii ki edeplilerden. Her ne kadar bir Allah dost “Edebi edepsizlerden öğrendim. Yaptıklarını yapmadım” demiş ama o seviyede olana her gördüğü ve tecrübe ettiği zaten ibrettir. Yola yeni çıkanlar ve gençler, edebi hayatlarının süsü haline getirmiş, edepli olmayı önemseyen güzel örnekler bulup, onların kıyılarında, köşelerinde konuşlanmaya bakmalılar. Bu açıdan neyin edep olup olmadığını uzun uzun anlatmaya gerek olmadığını düşünüyoruz, çünkü edep yazarak, okunarak öğrenilecek bir şey değildir, görerek, tecrübe ederek ve hâllenerek edinilecek bir şeydir. Edep kitaptan değil, edepli insandan talim edilir.

Hiç yorum yok: