24 Ekim 2012

Hibiskus İle Meyve Sosu



Malzemeler:
  • 3 Kaşık Kargede (Hibiskus)
  • 2 Su bardağı su
  • 1 Kahve fincanı Şeker
  • 3 silme tatlı kaşığı nişasta

Kargede'yi 2 Su bardağı su ile kaynatıp süzgeçten geçir. Tekrar ateşe koyunuz şekeri ve çok az bir su ile nişastayı açın kaynayan karışıma dökün biraz kaynatıp altını kapatın topak olmaması için sürekli karıştırın. 

Kara Üzümlü Sos

 

 

20 Ekim 2012

Kadınlar İçin Güzel Kalmanın Sırrı

KAVGADAN KAÇINMAKTIR. Çünkü: 
Kavga, kadını çirkinleştirir: Asık yüzlü bir kadın, güzel görünebilir mi?
Kavga, kadını erken yaşlandırır: Her üzüntü, yüze minik bir çizik olarak yerleşiyor; çok kavga ettiğinizde yüzünüz çabuk kırışır.
Kavga, kadını yorar: Kavga sırasında yüksek bir enerji gelir; fakat kavga sonrası kadın birden tükenir, yaşam enerjisi azalır.
Kavga, kadını hasta eder: Gerginlik baş ağrısı yapıyor; bel ya da boyun fıtığının en büyük sebebi de stres.
Kavga, kadının saçlarını döker: Erkekle mücadele, kadında erkeklik hormonuna artırıyor, bu da kadında saç dökülmesine sebep oluyor.
Kavga, kadını aptallaştırır: Kadın konuşurken sonuçlarını doğru hesap edemez; en çok kendi üzülür, en çok kendi zarar görür.
Kavga, kadını yalnızlaştırır: Kavga, kadını sevdiğinin gözünden düşürür; kadın bazen kocasıyla aynı evde, aynı yatakta yalnızdır; bazen kocaman bir evde tamamen yalnız kalır.
Akıllı bir kadın, önce kendi için, beden ve ruh sağlığı ile mutluluğunu düşünerek kavgadan kaçınır.
Kavga kafamda hiç bitmiyor.” demişti bir hanım, eşiyle tartıştıktan sonraki ruh halini anlatmak için. Kendi halini anlatırken aynı zamanda, kadınların kavga sonrası halini de pek güzel özetlemişti farkında olmadan.
Kadın erkek farklılıkları hayatın her alanında kendini gösterir. Farklılığın ortaya çıkmasında en önemli etken, beynimizi kullanma tarzımızdır. Kadınlar daha çok beynin duygusal merkezi olan sağ tarafı kullanırken, erkekler mantık tarafı olan sol tarafı kullanırlar.
Bu farklılık; kavga öncesinde de sonrasında da çok fazla kendini belli eder. Tartışma esnasında kadın detayları konuşur, erkek sonuca bakar. Çok ciddi bir tartışma değilse iki taraf da sustuğunda erkek için olay bitmiştir. Fakat kadınlar basit bir tartışmayı bile kolay kolay kafasında bitiremez. Konuşulan konular, kadının kafasında döner de döner. Kafada kelimeler doğurur da doğurur. Geçmişte yaşadıkları tatsızlıklar gelir aklına, aynı şeyler için bir kez daha üzülür. Gelecek kaygıları depreşir, evliliği ile ilgili ümidi tükenir.
Kavga; erkek için acı bir yemekse, kadın için zehirdir.
 
Sevmek Bu Kadar Güzelken 

s.141-142

11 Ekim 2012

UntitledMümin, havf ve reca arasındadır; peki ya cenneti garantilemiş gibi, kaygılardan azade yaşayan bir adam, sana dinden bahsediyorsa onda ahlak var mıdır?
Mümin helal lokmaya dikkat eden adamdır; peki ya bedava yemek bulunca helal haram sormadan yumulan bir adam, sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?
Mümin tevazu sahibi adamdır, peki ya kendini mutlak haklı gördüğünden, mümin kardeşinin dini endişelerini gereksiz bulan, güya meseleleri çözmüş müstağni bir adam, sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?
Mümin ilim sahibi, feraset sahibi adamdır; peki ya cehaletinin derinliğinden dolayı, cehaletinin farkında bile olmayan bir adam,sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?
Mümin, edep haya sahibi,sır saklayan, ahde vefa gösteren adamdır; peki ya verdiği en basit sözü tutmayan, yalan söyleyen bir adam, sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?
Müminin kıyafeti bir çifttir, temizdir, sadedir; peki ya elbise dolabı çeşit çeşit kıyafetlerle dolu olan bir adam, sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?
Mümin az yer, az uyur, az konuşur; peki ya bir oturuşta üç kişilik yiyen, midesini şişirdikçe şişiren, çokbilmiş ve geveze, öğlene kadar malak gibi uyuyan bir adam, sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?
Mümin nezaket sahibidir, usul adap bilir, kibardır, zariftir; peki ya oturup kalkmayı, söz alıp konuşmayı bilmeyen, diliyle kardeşini inciten ve kabalığının  farkında bile olmayan kaba bir adam, sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?
Hamza
Ömer Faruk Dönmez

s.223

3 Ekim 2012

Kadınların Çalışma Meselesi

UntitledŞunu kabul etmek lazım ki tam mesai çalışmak kadın yaratılışına uygun değil.
Kadınların özel dönemleri var, sancıları var, huysuzlukları var, hamileliği var, doğumu var, süt vermesi var. Bütün bunları görmezden gelip özgürlük adına feminizm adına kadınları erkeklerle yarıştırmak öncelikle kadınlara yapılan büyük bir kötülüktür.

Kadınlar çalışma hayatına bu kadar dahil olduktan sonra kadın fıtratı bozuldu, evlilikler bozuldu, aileler daha kolay dağılmaya başladı. Bunu “iyi işte kadın çalışınca kocasına minnet etmiyor.” diye iyi bir şeymiş gibi savunanlar kocasına hizmet etmekten rahatsız olan kadınların iş yerinde patronlarına minnet etmek ve onların emirlerine itaat etmek zorunda olduğunu neden düşünmüyorlar acaba?

Velhasıl kadının yeri öncelikle evidir. Ben kendi adıma hayatımın hiç bir döneminde tam gün mesai çalışmadım. Kur’an kursu öğretmenliği yaptığım dönemde yarım gün çalıştım onu da anne olacağımı öğrendikten sonra bıraktım. Bekarken ve çocuksuzken Kur’an öğretmeyi çok sevdiğim ve öğretme işinde de başarılı olduğuma inandığım için çok severek çalıştım. Öyle olduğu halde evliliğimin ilk yıllarında çalışırken ev işlerine yetişmek konusunda çok zorlandığım dönemler olduğunu hatırlıyorum.
Şimdi yine faydalı olduğuma inandığım bir işi severek yapıyorum. Mesai saatim yok. Yazma saatlerimi, seminer programlarını aile düzenimizi bozmayacak şekilde ayarlıyorum. Kadının öncelikli yerinin evi olduğunu düşünüyorum. Tabii başta yazdığım gibi mecburiyet yüzünden çalışan kadınlara söyleyecek sözümüz yok. Fakat keyfiyetten çalışan kadınlara da bir kere daha düşünün etraflıca demek isterim.
Bizim kadınlarımızın çoğu aslında hep çalışmışlar. Tarlada, bağda, bahçede çalışıp hep eşlerinin yanlarında olmuşlar. Çalıştıkları kendi işleri olduğu için şartları kendilerine göre ayarlayabilmişler. Gerçi bu durum bazı bölgelerimizde erkekleri tembelliğe alıştırmış, erkekler kahvelerde oturup tembel tembel pineklerken kadınlar gündüz dağlarda bağlarda tek başlarına çalışıp bir de akşam ev işlerine yetişmeye çalışarak fazlaca bir yükün altına giriyorlar. Şartlar uygun da olsa kadın erkeği tembelleştirecek kadar çalışmamalı. Kadın erkeğin yanında yardımcı olsa da erkeğin yapması gereken görevleri almamalı, onun sorumluluğunu üstlenmemeli. Sonuçta eve ekmek getirmek kadının değil erkeğin görevi.
Dinimiz kadının çalışmasını yasaklamamış. Sahabe hanımlarından evinde iş yapıp satarak aile bütçesine katkıda bulunanlar olmuş. Kadının çalışmasında İslam’a uymayan taraf çalıştığı ortam ve çalışma şartları. Günümüzde de çalışma ortamları dini hassasiyeti olan hanımlar için pek uygun değil.
Çalışmak zorunda olan hanımların mümkünse evde el işi, pasta, börek, mantı gibi işler, ya da internet üzerinden evden çalışma şeklinde bir çalışma şeklini tercih etmeleri pek çok açıdan dışarıda çalışmalarından daha hayırlı olur, diye düşünüyorum. Çünkü dışarıda çalışan hanımların kazançlarının çoğu kreşe, giyim kuşama gidiyor. Hele uygun olmayan ortamlarda çalışıyorlarsa manevi kayıpları ise her şeyden daha önemli.
Tamamı

Dikmen Yaylasından Dönerken








Sakarya Dikmen Yaylası