20 Şubat 2013

Görgü Kuralları: Frenk Tarzı Hayatın Kartviziti

Şimdi o zamanlarda yaşamıyoruz. Önce büyüklerdeki güzel halleri yitirdik. Hal gidince büyüklük kalmadı tabii. Zaten zaman öyle döndü, devran öyle değişti ki artık büyüklüğün tarifi de farklı. Tevazu, teenni, itidal, vakar, hasbilik, fedakârlık, muhabbet, emanet ve ahde vefa, tazim, hilm, müsamaha, cömertlik, iffet, hayâ, sadakat gitti; yerini, egoizm, gurur, kibir, büyüklenme, fırsatçılık, yağcılık, dalkavukluk, ferdiyetçilik, övünme, hava atma, şatafat, lüks severlik gibi kötü sıfatlar aldı. 
Artık iltifat, bu sıfatlarla işini gören, köşeyi dönen, düşene bir tekme de kendisi atan yeni tiplere. İşte adabı muaşeret kitaplara bu yüzden girdi ya… Yaşanmayan, unutulmaya yüz tutmuş kuralları ancak kitaplarla muhafaza edebilirsiniz. 
Zaten “Adabı Muaşeret” kavramını artık kimse kullanmıyor. Bu kavramın yeni ismi görgü kuralları oldu. İsmiyle birlikte muhtevası de değişti tabii. Frenk diyarından ithal, bizimle ilgisi olmayan bir hayat tarzını önceleyen kurallar dizisine dönüştü. Bu kurallar bir arada yaşamanın edebini talim etmiyor, Frenk diyarından ithal asri hayatların birbirine kartvizit oluyor. Adabı Muaşeretin gerektirdiği hayat tarzını inkâr eden bahtsızlar bir arada yaşamanın değil yekdiğerine üstünlük sağlamanın usturuplu yollarına görgü diyorlar. Bunlar için kendisi gibi olmayan görgüsüz, olup da küçümsedikleri ise sonradan görme…
Adabı Muaşeretin yerini görgü kurallarına bırakmasının bir hayat tarzının diğer hayat tarzına üstünlük sağlamasından daha fazla bir anlamı var.
Aslında ne olduysa varlık, zaman ve mekân algısının şirazesi kaydığı için oldu. Neredeyse tüm doğrular yanlış, tüm yanlışlar doğru olarak görülür oldu ki şaire; 
Lügat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar söyleyin bana, ben kimim? 

Hiç yorum yok: