Ümmetin halini içinde gerçek bir yara gibi hissedenlere bunu anlatmam kolay,hamdolsun...Geri kalanlar anlatsam da anlamayacaklar...
Bundan bahsedeceğim evet, muhafzakarların ekseni epeyce kaymış hatta ekseni falan kalmamış direkt yörüngeden çıkmış tatil anlayışlarından! Çünkü bir gün Suriye'deki kan durabilir...Çünkü bir gün dağlarda çocuklarımız ölmeyebilir! Ancak ümmetin bu perişan haline baktıkça ne yazık ki diyorum, ne yazık ki müsümanlığımızdaki pejmürdelik bâki kalabilir!!
Son yıllarda iktidardan (iktidara da çakmasak olmaz illâki!) ve istikrardan aldığı güçle ekonomik açıdan da yükselen, hayat tarzı değişen, giderek burjuvanın gözüne gözüne vuran bir muhafazakâr kesim var.
Yılların mahrumiyeti mi dersiniz, aşağılık duygusunun yükseklik kompleksine dönüşmesi mi, dünya nimetlerinden faydalanma fantazisi mi,"Allah verdiği nimeti kulunun üzerinde görmek ister"in olabilecek en çarpık yorumu mu...Artık ne derseniz deyin!
Yılların mahrumiyeti mi dersiniz, aşağılık duygusunun yükseklik kompleksine dönüşmesi mi, dünya nimetlerinden faydalanma fantazisi mi,"Allah verdiği nimeti kulunun üzerinde görmek ister"in olabilecek en çarpık yorumu mu...Artık ne derseniz deyin!
Cemaatlerinin kurduğu yardım derneklerine üç beş kuruş akıtmakla vicdanını tatmin eden,"benim onlardan neyim eksik!" felsefesiyle çağdaş-modern dünyaya özenen ve bunu "Kezban Paris'te" edasıyla yapan bir grup...Hayır,hayır ayırmıyorum kendimi o gruptan! Bence siz de ayırmayın.
Elbette, arz talep meselesidir ticaret. Her tür durum, duygu ve ihtiyaç kapitalist düzen tarafından elbette sömürülecek. Tatil söz konusu olunca da bu fırsat kaçmaz. Sonuçta talep var!
İslami otel, muhafazakar otel hatta alternatif tatil tanımlamalarını daha sık duyar olduk.Tek tatil anlayışı, büyük şehirlerden köylere bayramdan bayrama gitmek olan muhafazakar kesim palazlandıkça köylerini de bırakıp tatillere gitmek ister oldu. İnsani bir ihtiyaçtır tatil. Küçümsemiyorum. Benim isyanım, müslümanların bunu yapış tarzına!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder