28 Haziran 2010

Dini Tamir Davasında Din Tahripçileri


 
Üstadın Yazdığı Önsöz:

Günümüzde İslâmiyet’in en büyük belâsı, onu dışından ve cepheden helâk etmeye yeltenenler değil. içinden ve özünden harap etmeye davrananlardır ve bu davranışları ve bir nevi onarma düzeltme ve yenileme sayanlar...
“Reformcular” ismi altında topladığımız, 7-8 asır öncesindeki kuru ve nasipsiz akıl borazanına (İbni Teymiye’ye) mizaçları dayalı bir grup, birkaç asır sonra vehhâbilik’ten dolaşarak, nihayet Cemaleddin Efgani, Mısırlı Şeyh Abduh ve peşindekilerden bir bölük halinde öyle bir anlayış veya anlayışsızlık bataklığına uğramıştır ki, İslâmi, çökmek üzere olan bir binaya yapıldığı gibi, dışından payandalar ve kalaslarla tutmayı marifet bilmiş, böylece Ruhlarındaki gizli şüpheyi ve İslâma güvensizlik duygusunu açığa vurmuştur.
Hâlbuki İslâm, dışından payandalar ve kalaslarla yıkılmaktan korunacak bir bina değil, Allah'ın ezelî ve ebedî yapısı olarak, asırlar boyunca üzerine kondurulan küf, pas, pürüz ve lekelerden temizlenip, olduğu gibi, bütün asliyet ve saffetiyle meydana çıkarılması lâzım, sonsuzluk sarayı...

İçten kırmak, eksiltmek, yontmak ve dıştan yapıştırmak, eklemek, yamamak... İşte, bugünkü varış noktalariyle, olanca tabiyeleri, reformcuların!..
Mehmed Akif'in — heyhat ki, o da kendini reformculara kaptıranlardandır — sandığı gibi:
«Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâmı...»
değil de, yine aynı vezinle:
«İslâm idrâkine söyletmeliyiz asrımızı...»

Bu gamızayı, bu nükteyi, bu sırrı, bu inceliği, bilhassa yeni nesillere, yeni gençliğe sindirdiğimiz gün doğacak olan büyük düşünce adamıdır ki, asrımızın gerçek kahramanı olacak; veya küfür, yahut küfürden beter bir dalâlet anlayışıyla sözde îman adına çalışmış sahte kahramanlardan ortalığı temizleyecektir.
Temenni edelim ki, bu eser, o düşünce adamına yol gösterici ve malzeme verici ilk teşhis ve tespitlerden biri olsun ve büyük zuhura basamak teşkil etsin...

Necip Fazıl Kısakürek

Hiç yorum yok: