Yirmi
günde, maskeler çıkar, saflar belirir, kimileri ‘fabrika ayarları’na döner ve
kalblerinde maraz olanlar da kendilerini belli ederken; ben asıl işte bunu
gördüm.
Sözümona
‘masum çevre duyarlılığı’ ile takdim edilen, faraza öyle olsa bile savunulamaz
bir çapulculuğa, başbakana odaklanmış görünse de esasen dindara ve dine yönelik
rezil bir saldırıya ve sefil bir darbe girişimine dönüştüğü halde ‘savunulan’
bu eylemlerin ‘taşıyıcısı’ durumundaki unsurlarda saklıydı bu ipuçları.
Şu çok açık: Bu ülke,
ümmet ve bütün yerküre, iman-küfür mücadelesinde ‘postmodern’ bir dönemece
girdi, giriyor.
Bundan böyle, bu
mücadelede şer cephesi ‘kuvve-i şeheviye’ üzerinden bir saldırıya odaklanacak;
imanla ve mü’minle olan mücadelesini nefis ve haz merkezli olarak yapacak; ve
bunun için özellikle kadınlar ve gençler üzerine oynayacak... Mücadele çetin ve
uzun süreli olacak; evlerimiz, eşlerimiz, çocuklarımız hedef alınacak...
Yirmi günlük yıkıcı
şer taarruzunda eteklerdeki taşlar dökülürken, ben perde gerisinde işte bunu
gördüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder