30 Temmuz 2012

Nezaketin Zaferi

Köyün birinde adamın biri köyün en nadide kızıyla evlenir..nadide derken hem fiziksel hem ahlaken..

Gelenekler üzere ilk günden itibaren bir kusurunu kollar onu dövmek için, dövecek ki otoriteyi ele geçirsin kendince..
Bir gün, iki gün ,üç gün ,bir hafta ,bir ay ulaşamamıştır hedefine..

Nihayet harman zamanı gelmiştir.Ağustos sıcağı artık tuzak kuracaktır karısı yanlış yapsın diye..

Odun toplar ateşe verir soğuk havada ısınmak ister gibi oturur ateşin başına, seslenir eşine..

İster ki eşi gelsin yanına, kendisi "ohh ateş ne güzel ısıtıyor" deyince o da " Ağustos sıcağında ne ısınması ?" itirazında bulunsun, oda haddini bildirsin..
derken eşi gelir, dizinin dibine oturur.. Adam bu arada

"Ateş ne de güzel ısıtıyor değil mi?" diye sorar..kadın aynen kocası gibi ateşe ellerini uzatarak der ki :

" Tutuşturucusu kocamsa ağustosun ortasında da güzeldir !

29 Temmuz 2012

Hamza

Hamza da durakladı. İçinden mırıldanıyor. "Kelama giriş. Kelam dersi için yaşım daha çok küçük hocam; girmeyelim böyle mevzulara. Ufal da cebime gir ulan: eşşek kadar oldun, yirmi bir yaşındasın. Üstelik İmam Hatip mezunusun. İyi de, alt yapımız sağlam değil kardeşim; mektep medrese mi gördük biz.
Bu okullarda bu kadar olur. İyi eğitilmedik işte. Ali topu tut, iki kere iki dört eder, yaşasın cumhuriyet! Eğitim bizde budur yani!" Meczup amca birden "Yatsıdan sonra gel, anlatayım" diyor.
Hamza ani davete şaşırıyor. "Haydaaa! Bunca insan arasında beni seçti iyi mi. Anlaşılan iyice ihtiyarladı ve görevi bana devredecek. Oğlum Hamza sana da bu yakışırdı zaten. Vatan senden hizmet bekler. Mahallenin kadrolu delisi olacaksın; daha ne. Devlet maaş vermez; ama millet aş verir. Bak şimdi başıma gelene.  "
s. 66

Kitaptan diğer alıntılar

26 Temmuz 2012

Şerli İftar Ziyafetleri

Resulullah Efendimiz'in (Salat ve selam olsun ona) "En şerli ziyafet, zenginlerin çağrılıp fakirlerin çağrılmadığıdır" buyurduğu rivayet ediliyor.

Ramazanda yine gösterişli iftar ziyafetleri verilecek... Bunlara hep zenginler, meşhurlar, tuzu kurular, ensesi kalınlar çağrılıyor. Bazen yüz davetli içinde bir tek fakir görülmüyor.
Böyle bir şey Sünnete aykırıdır, bid'attir, uğursuzluktur,
Efendimizin buyurduğu gibi şerlidir.

Her ziyafette en az bir veya birkaç temiz fakir bulundurulmalıdır.
Mesela, iyi yemekler yiyemeyen fakir öğrenciler...

İsraf dinimizde kesin bir haramdır. Haramlığı Kur'an, Sünnet ve icmâ ile sâbittir.
İsrafın haram olmadığını iddia eden kafir olur.
İçkili mekanlarda iftar ziyafeti vermek Şeriata aykırıdır, günahtır.
Böyle davetlere gidenler günah işlemiş olur.

Eski Osmanlılar, orucu açtıktan, bir yudum su içtikten, bir hurma yedikten sonra hemen akşam namazını cemaatle kılarlardı.

İftar ve başka ziyafetlerde gösteriş yapmak ihlasa aykırıdır, haramdır.

Tabaklardaki yemeklerin (mesela pilavdan bir pirinç bile bırakmamak şartıyla) hepsinin yenmesi gerekir. Yemeklerin çöpe atılması israftır, haramdır, günahtır. Allah müsrifleri sevmez.
Doyduktan sonra yemek haramdır.
Uzun günde oruç tutmuş, çok acıkmış, biraz kaçırmış... Bunun da bir ölçüsü vardır.
İftar ziyafetinin niyeti Allahın rızasını kazanmak olmalıdır.

En lüks, en israflı, en gösterişli, en muhteşem, en göz kamaştırıcı, en renkli, en zengin iftar benim olacak niyeti şeytanî ve nefsanîdir.
Allahın beğenmediği bütün ziyafetler hederdir.
Resulullah Efendimizin beğenmediği bütün ziyafetler hederdir.

İftar saati gelince çok sakin ve rahat şekilde oruç açılmalıdır. Suya, iftarlıklara, hurmalara aç kurt gibi saldırmak çirkindir, görgüsüzlüktür, çiğliktir.
Gerçek Müslüman o kimsedir ki, Suriye'de, Arakan'da, Filistin'de, Alem-i İslam'ın nice ülkesinde tavuk gibi boğazlanıp şehid edilen din kardeşlerini hatırlar ve iştahı kesilir.
En iyi iftar sofraları ve ziyafetleri takvaya uygun olanlardır.
İçki satılan, içki içilen lüks mekanlardaki, salam gibi et mamullerine şüphe ile bakılmalıdır.

Sahih-i Müslim'deki hadîsi unutmayalım. Mahkeme-i Kübra'ya getirilen bir zengine Allah soruyor: Dünya hayatında ne yaptın? Zengin "Ya Rabbi Sen bana para ve mal verdin, ben de hayır hasenat yaptım..." Onu şu cevap veriliyor: "Evet böyle yaptın ama bunları Allah rızası için yapmadın, halk senin için 'Ne hayırsever zenginmiş!..' desin diye yaptın... Ve bu adam yüzü üstü sürüklenerek Cehenneme atılıyor...

İslama, Kur'ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına aykırı iftar ziyafetleri şerli ziyafetlerdir. Bunlardan uzak duralım.
M. Şevket Eygi
2012-07-22

20 Temmuz 2012

Telefonla Fazla Konuşanların Beyin Kontrolünden Geçmesi Gerekir

Telefonla Fazla Konuşanların Bir Sağlık Kuruluşunda Beyin Kontrolünden Geçmesi Gerekir

Yapılan araştırmalara göre 20 dakika boyunca cep telefonu ile kesintisiz konuşanların, bir sağlık kuruluşunda beyin kontrolünden geçmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, "Nitekim telefon ile konuşurken sınırı aştığınızda hep başınız ağrır..Unutmayın ki, konuşurken de telefonun patlama gibi bir tehlikesi vardır. Mutlaka kulaklık kullanın

Telsiz telefonlarda da benzer tehlikeler mevcut, ev telefonunuz telsizse değiştirin, kablolu alın.
Çamaşır ve bulaşık makineleri çalışırken yanında durmayın ( mesela bulaşık makinesini çalıştırıp yanındaki masada keyif çayı içmeyin veya masa keyfi yapmayın ), çünkü çok manyetik alan yayarlar. Özellikle çamaşır makinesinin, çamaşırları döndürme aşamasında hemen uzaklaşın..."

Kullanmadığınız Aletleri Fişten Çekin!

"Son olarak; kullanmadığınız aletleri fişten çekin" diyen Yılmaz, "Yapılan araştırmaya göre, "standby" da yani bekleme modunda kalan aletler, gene elektrik tüketiyorlar. Ve ABD`de bekleme modunda tüketilen elektriğe " vampir elektrik" deniliyor. Bu da gösteriyor ki elektronik aletler fişten çekilmediği, en azından güç düğmesinden kapanmadığı sürece bizim için tehlike yaymaya devam ediyor."

.....

Doç. Dr. Ayşegül Yılmaz

Tamamı

Hamza

Bu ülkede Müslümanlar büyük Doğu ve Serdengeçti gibi yazarlarını hapse düşüren delikanlı dergiler çıkarmışlar. Aradan yıllar geçmiş. Dindarlar yumuşadıkça yumuşamışlar ve işi karikatür dergisi çıkarmaya kadar vardırmışlar.

s.38

"İnsanlar beni deli ediyor! Yaşama amaçları: barınma, beslenme, üreme! Etrafımdaki insanlara bakıyorum da, daha büyük bir ev, daha lüks bir araba, daha lezzetli yiyecekler falan fişman. Kapitalizm! Ey insanlar. Canlarım. Ciğerlerim. Kim uyuttu sizi? Hangi kötü kalpli büyücü yedirdi size bu zehirli elmaları?
Kapitalizmin beşiğinde ölüm uykusu!
Ne için yaşıyorsun? Hayatın anlamı nedir? Sabah işe gidiyor, akşam eve dönüyorsun. Ulan danalar da sabah çayıra gidiyor, akşam dönüyor. Sen hiç akşamları ahırında kitap okuyan bir dana gördün mü?
Varoluş gizemini çözmeye çalışan bir dana? Hayır. Göremezsin. Neden? Çünkü danalar hayatın anlamını bilmeden yaşar. Peki insan ne için yaşar? Lahana için mi? "

Hamza / Ömer Faruk Dönmez / s. 54

Diğer Alıntılar

18 Temmuz 2012

Edep bu mudur ?

Düşündüm..

Saatlerce internetin başından kalkmayan, ıvır zıvır işlerle meşgul olan, sonra da sabah namazını kaçıran bir adam, sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?
Caddede yürürken gözlerini haramdan sakınmayan, işyerindeki ya da okuldaki bayanlarla rahatça muhabbet eden bir adam, sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?
Bilgisayarının ya da cep telefonunun modelini arsızca değiştirip duran, pantolonunun ya da kazağının markasıyla hava atan, “elindekiyle yetinme” ölçüsünü tamammen yitirmiş bir adam, sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?
Ümmet-i Muhammedi düşünmekten başına ağrılar girmeyen, gözünden iki damla yaş akmayan; fakat sahipsiz sokak köpeklerine merhamet etmekte bir numara, şefkat abidesi(!) bir adam, sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?
İki satır siyer, iki satır fıkıh okumak yerine, ek işlerde, fazla mesailerde para pulpeşinde koşan bir adam, sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?
Televizyonun karşısına kurulup derbi maçları izlerken çerez yiyen bir adam, sana dinden bahsediyorsa, onda ahlak var mıdır?


Hamza
Ömer Faruk Dönmez
s.221

8 Temmuz 2012

Kızımın Gösterdiği, Kefen Bezine Mahrem

Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey,
Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey;
Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.

Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina;
Evde cinayet, tramvay arabasında zina!
Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil;
Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil! 

Necip Fazıl Kısakürek

5 Temmuz 2012

Manyetik Alan Uyarısı

En çok manyetik alanı saç kurutma makinesi ve ütünün yaydığını belirterek şu uyarılarda bulundu: "Bu aletleri kullanırken acele edin, işinizi çabuk bitirin.Yatak odalarında televizyon, bilgisayar ya da cep telefonu bulunması tahmin edemeyeceğiniz kadar zararlıdır. Havayı iyonize eden elektromanyetik alan yüzünden çoğu zaman bir koku ile algıladığımız ancak gözle göremediğimiz elektrik yüklü parçalar havada asılı kalırlar. 

Saatlerce havalandırsanız bile tam olarak ortamdan süpürülmezler, her nefes aldığınızda ciğerlerinize bu parçaları çekiyorsunuz demektir.

Sürekli Mause ve Klavye Kullanımı Elleri Deforme Eder
Yılmaz, "Elinizin hemen altındaki klavye ve Mouse ise her hareketinizde elektrik sinyalleri gönderir. Mutlaka kablolu mouse kullanınız. . Aynı şekilde uzun süreli klavye ve mouse kullanımı maalesef bilekleri ve eli deforme etmektedir. "RSI (RepetitiveStrainInjury)" denen sürekli aynı bedensel hareketlerin tekrarıyla oluşan eklem rahatsızlıkları ve "Carpal Tunnel Sendorumu (tekrar eden hareket sendromu )" ciddi sonuçları olan ve ameliyat gerektirebilen hasarlar verirler." dedi.  
.....

Doç. Dr. Ayşegül Yılmaz

Tamamı

4 Temmuz 2012

İslam Gemisini Muhafaza Etmek

Zwemer şöyle diyor: “Bir Müslüman’a dinini bırak dersen, onun İslam’ı bırakması asla mümkün değildir. Nitekim 25 yılda ancak 25 Müslüman’ı Hıristiyan yapabildik. Onlar buna karşılık her gün en az 25 Hıristiyan’ı Müslüman yapıyorlar.
Biz Müslümanlara; ‘Sizin dininiz olan İslamiyet; mücevher yüklü çok kıymetli bir gemiye benziyor. Ama bu gemi’nin yükü çok ağır. Geminin karşıya batmadan geçebilmesi için, bu yüklerin bir bölümünü denize atmamız gerekir’ demeliyiz.
Böylece mübahlardan, müstehaplardan, sünnetlerden başlayarak, vaciplere, farzlara gelinceye kadar onlara geminin bütün yüklerini boşalttırmalıyız. Böylece gemi karşıya geçse de boş geçmeli!..”
Bu gün, Osmanlı’ya düşman olanlar geminin yükünü boşaltmaya çalışanlar ve onların yerli işbirlikçileridir. Osmanlı; İslam gemisinin yükünü muhafaza ettiği için hâlâ dünya Müslümanlarının gönlünde taht kurmuştur.

1 Temmuz 2012

Modernleşmek' Dediğin Şeye Ben 'Batılılaşmak' Diyorum

Modernleşmezseniz böyle olursunuz diyorlar:
çamurlu kaldırım, dolmuşta arabesk, kaçak elektrik, kirli sakallı işsiz adamlar ve yalınayak çocuklar... Öcüüüü!
Sosyoekonomik sebepleri olan bu durumu İslam'la özdeşleştirmeye çalışıyorlar. İslam'la ne alakası var kardeşim?
Müslüman, bir kere okumuş adamdır, temiz adamdır! (İslam'ın ilk iki emri: 'oku' ve 'temizlen'.) Tek suçumuz şu: senin 'modernleşmek' dediğin şeye ben 'batılılaşmak' diyorum ve ayak diriyorum. Bu yüzden, ben yobaz oluyorum, sen uygar oluyorsun.

Ömer Faruk DÖNMEZ