28 Mayıs 2012

Kendisini İktidar Olarak Görünce Zemberek Boşaldı

28 Şubat sürecinin oluşturduğu sindirilmişlik psikolojisi, sürecin tersine dönmesiyle yay etkisi yaptı adeta. Bu sürece kadar sürekli olarak içine atan, sabreden, yumruğunu ısıran İslamî kesim, bir anda kendisini siyasal iktidar olarak görünce zemberek boşaldı. Kontrolsüz bir açılım, baraj kapaklarının aniden açılmasıyla ortaya çıkan manzarayı andırır şekilde hayata fırlattı İslamî kesimi. Ekonomik imkânlar, iktidar, statü, uluslar arası saygınlık… bir anda baş döndürücü bir hayatın içine savruldu musalli insanlar.


Kim demiş müslüman pazarda limon satmaya mahkûmdur diye! Allah kuluna verdiği nimeti onun üzerinde görmek ister. Nefsin de üzerimizde hakkı var. Kem alâtla kemâlât olmaz…

Bunlar ve benzeri kalıp yargılar da dünyevileşme sürecine meşruiyet kılıfı giydiren argümanlar olarak devrede bulundu hep.

İslamî kesimdeki bu hızlı dönüşümü fark eden profesyonel piyasa erbabı elbette harekete geçmek için zaman kaybetmeyecekti. İslamî değerleri, ilkeleri, tarzı… çatışma arz etmeyecek kıvama getirerek dünyaya eklemleme işini onlar üstlendi.
Geldiğimiz nokta, İslamî kesimin dünyayla imtihanı büyük ölçüde kaybettiğini gösteriyor. Zühdün, takvanın, diğergâmlığın, paylaşmanın, samimiyetin… yerini gösteriş, marka yarışı, konfor, lüks ve debdebe aldı.

Medine’de birgün Efendimiz (s.a.v) bir grup sahabi ile birlikte otururken karşıdan, yamalı elbisesiyle Mus’ab b. Umeyr (r.a) göründü. Efendimiz (s.a.v) onun Mekke’deki gösterişli halini hatırlayıp ağladı ve sonra şöyle buyurdu: Gün gelip sabah bir elbise, akşam bir elbise giyseniz, evlerinizi Ka’be’yi süslediğiniz gibi süsleseniz, haliniz nice olur?” yanında bulunan sahabîler, “O gün, dediler, biz bugünümüzden çok daha iyi oluruz. Çünkü hayat külfetimiz karşılanmış olacak, biz de ibâdete daha çok vakit ayıracağız.”
“Hayır! buyurdu, bilakis siz bugün o günden daha iyisinizdir.” (Tirmizî, “Kıyamet”, 36)

26 Mayıs 2012

Türbe


Bir büyük velinin, bir amil âlimin, bir salih kişinin, bu dine hizmet etmiş bir tarihî şahsiyetin kabrini ziyaret etmenin ruhta oluşturacağı tedai, belki onlarca va’z-u nasihatten daha tesirli olur. Hepimiz bunu bir şekilde tecrübe etmişizdir. Dolayısıyla bunu garipsemek de, inkâr etmek de mümkün değil.

Öyleyse Allah ve Resulü’nün sevdiği, tarihimize silinmez izler bırakmış, İslamlığa ve insanlığa utulmaz hizmetler yapmış büyük zatların kabirlerinin kaybolması onlar için değil, ama bizim için büyük kayıp olacaktır. Kabirlerinin üzerine türbe yaparak onları öldükten sonra dahi hayatımıza aktif olarak katmanın, öldükten sonra dahi onların örnekliğinden, önderliğinden istifade etmenin, özellikle bizi sürekli ahireti olmayan bir dünya gayyasına çeken bu modern tuğyan ortamında çok farklı bir önem arz ettiği izahtan varestedir. Tamamı



24 Mayıs 2012

Kim Benim Bir Dostuma Düşmanlık Ederse Ben Ona Savaş Açarım

Her kim benim veli kullarımdan birisine düşmanlık ederse, muhakkak ben ona harp açar (dostumun intikamını alır) ım. Bir kulum, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili bir şeyle bana yaklaşmamıştır. Kulum bana nafile ibadetleriyle de durmadan yaklaşır; nihayet onu severim. Bir kere de onu sevdim mi artık ben o kulumun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden herhangi bir şey isterse, onu verir, bana sığınırsa muhakkak onu himaye ederim. 
Buhari,rikak 38

Kaymaklı Pekmez

Ev Yapımı Kaymak

22 Mayıs 2012

Kamûs, Bir Milletin Hafızası

 
Kamûs, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla. 
Kamûsa uzanan el namusa uzanmıştır. Her mukaddesi yıkan Fransız İhtilali, tek mukaddese saygı göstermiş: kamûsa.


Bu Ülke
Cemil Meriç

21 Mayıs 2012

Pandispanya

Pandispanya

6 Yumurta
7-8 Fincan Şeker
8        “       Un
2        “       Su  
1 Kabartma tozu

19 Mayıs 2012

O ve BEN


Hayatını, Abdülhakîm Arvasî Hazretleri'ni "Tanıyıncaya Kadar" ve "Tanıdıktan Sonra" diye iki ana bölüme ayıran Necip Fazıl, Efendisine doğru kendisini cezbeden hâdiseleri de mânâlandırdığı otobiyografik eseri "O Ve Ben"i 1975'de şöyle takdim etmiştir:

"Bu eser, dünyaya gelişimden bugüne kadar en hususî renkleri, çizgileri ve sesleriyle hayatımın hikâyesi ve asıl O'nu tanıdıktan sonra mânasını anlamaya başladığım vücut hikmetinin bende tecelli eden yakıcı ifadesidir. Bu bakımdan, kendilerini görünceye kadar malik olabildiğim bir buçuk esere nisbetle bugün 60 cildi aşan ve hepsini birden o nura borçlu bildiğim eserler arasında, şimdikini, baş köşeye oturtulması lâzım ve en mahrem iç ve dış iklimlere doğru bir belirtiş olarak takdim ederim."

Kitap, 1965 senesinde "Büyük Kapı" ismiyle yayınlanmıştır.
....
Çemberlitaş'ta, Sultanahmet'e doğru inen sokaklardan birinde, kocaman bir konakta doğmuşum...

Harem ve selamlık halinde iki kapılı, dört katlı ve bilmem kaç odalı bu konak, içinde, yakıcı hatıraların kaynaştığı tütsü çanağıdır. Renk renk, şekil şekil, fısıltı fısıltı hatıralar... Bazen de çığlık çığlık...

Çocuk denecek kadar gençken yazdığım "Bir Yalnızlık Gecesinin Vehimleri" isimli hikayemdeki mekan işte bu konak...

Selamlık kapısının önünde, bodrum katının üstünde, birkaç merdivenle çıkılan, köşeleme mermer bir sahanlık ve yanında küçücük bir bahçe... Mermer sahanlığa, üst katın çıkıntısından iki sütun iniyor. Ve giriş kapısı...
...
Allah’a ahdim var:
- Her gün, en aşağı şu kadarına ahidliyim… Allah ve kul hakkı olarak üzerimde ne kadar borç varsa, bunların hepsini ödetmeden canımı alma… (s:163)

O ve Ben
Necip Fazıl KISAKÜREK

18 Mayıs 2012

Şah Damarından Daha Yakın

“Nâçar kalacak yerde.
Nâgâh açar ol perde.
Derman eder her derde.
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler.”

Her insan şahittir ki; sonsuz merhamet Sahibi, en güçsüz, en âciz ve yardıma en muhtaç olduğumuz ânlarda ânsızın bir inayet kapısı açıverir. İşler öyle yürür ki hiç beklemediğimiz yollar açılır, hiç tahmin etmediğimiz hâdiseler cereyan eder, hiç düşünmediğimiz kişiler sahneye çıkar ve olmazlar “olur” libası giyer. Kuluna şah damarından daha yakın ve ana-babasından daha merhametli Allah (celle celâlühü), onun imtihanlar altında ezildiği bir anda omzuna kuvvet, ayağına fer, dizlerine derman verir de işlerin sarpa saracağı anlarda yollarına işaretler dizer. 
Öyledir Rahman’ın işleri. Yerlerde sürünmeyelim diye ufkumuzu göklere çekip maddî ve mânevî miraç merdivenlerinde yücelmemiz için gayretimizi bekler; ruhlarımızdaki hamlıkları, içlerimizdeki fenalıkları değişik vesilelerle törpüler, Cennet’teki nimetlerden tam mânâsıyla istifade edelim diye bizi hayatın çarklarında şekillendirir. Bu esnada nâçâr kaldığımız yerde rahmet ve inayet pınarlarını oluk oluk üzerimize boşaltır. O’nun (celle celâlühü), kullarına rahmet ve inayeti bazen bir vesileye bakar.

15 Mayıs 2012

Çikolatalı Pasta


Çikolatalı Pasta   ( 35-40 kişilik )

Kakaolu  Pandispanya

7 Yumurta
7 Türk kahve fincanı şeker
7    “      “            “      un
1    “      “            “      süt
1 ½ “     “            “      kakao
1 Kabartma tozu

Sade Pandispanya
 
3 Yumurta
3 Türk kahve fincanı şeker
4    “      “            “      un
1    “      “            “      süt
1 Kabartma tozu

Kreması

8 Su bardağı Süt
2 Su bardağı Su
8 Çorba kaşığı un
8     “         “     nişasta
2 kahve fincanı kakao (70gr)
3     “          “     şeker

Bu malzemelerle  muhallebi elde edeceksiniz, ılınınca çikolatayı kırıp içine ilave edip karıştırınız. Sonra

5 poşet kremşanti ile 2 Su bardağı Süt çırpacaksınız soğuyan muhallebiyle karıştıracaksınız eğer koyu kıvamda olursa süt ilave edersiniz.


Kekleri ıslatmak için 2 ½  su bardağı kadar süt kullandım.

Pastanın içine 1-2 paket fındıklı çikolatayı mutfak tahtasında kesip ekledim, üzerine de 1 paketle süsledim.
                                                                                 Böyle dilimlerseniz Rahat 40 dilim elde edersiniz.
Tepsinin ebatı 36cm x 36cm.




12 Mayıs 2012

Modern Hayat ....

Modern hayat çoğulcu bir toplum gerektiğini ve kimsenin bir başkasının yaşam tarzına müdahele etmemesi gerektiğini vurguluyor. Sen ona saygı duyacaksın, o sana saygı duyacak.  
Nasslar bize diyor ki emri bil ma’ruf nehyi anil münker yapmalısın, olgular ise hayır bir başkasının yanlışına saygı duyacaksın… Peki ama biz Müslüman’ız, bir başkasının yanlışına göz yumacaksak, onu güzel bir dille ikaz etmeyeceksek ne anlamımız kalır. Bu bizim sorumluluğumuz, bu bizim varoluş gayemiz.

11 Mayıs 2012

Vakit Nakittir ..... Yollar ...


Dönemeci olmayan yol uzun görünür.  
Sean O'Casay


Bir insanı tanımak için kendisiyle yol arkadaşlığı etmelidir.  
Şinasi


Ben doğru yolda kaybolmuş kişi görmedim.  
Sadi


Yolun doğrusuna giden insanların kimseye ihtiyacı yoktur.
Schiller


Gideceğin yoldan eminsen, engeller 'dinlenme noktan' olmaktan öteye gidemez.
P. Coelho


Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.
Konfüçyüs
 

Felaketlerin en büyüğü vakti boşa geçirmektir.
İmam-ı Azam



10 Mayıs 2012

Zahmetsiz Limonata Tarifi


3-4 adet limonu güzel yıkayıp 1 veya 1 ½  su bardağı şeker ile robotta çekin sonra 

3 su bardağı kadar su ilave edip beklettin 10 – 15 dakika ve süzün tekrar aynı işlemi yapın …ve sürahiye ye boşaltın ...

8 Mayıs 2012

Dost


Bu sabahki hadisim :

“Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse ben de ona karşı harp ilan ederim. 
Kulum kendisine farz kaldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nafile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. 
Kulumu sevince de (adeta) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse onu mutlaka veririm, bana sığınırsa onu korurum.”

Buhari, Rikak 38.

7 Mayıs 2012